İ slami ve insani değerleri yaşatmak ve yaşanmasına vesile olmak amacıyla kurulan İLKE Vakfı, 1980’li yıllarda başlayan bir yolculuğun hikayesi.

Bir gurup arkadaşın hayır amacı ile bir araya gelerek başladığı serüveni en başından ele aldık ve bir camianın ortaya çıkışı, gelişimi ve bu süreçte yaşadıklarını gelecek nesillere örnek olması ve kayıt altına alınması adına bir belgesel ile ortaya koyduk.

İnsanlar İstanbul’da yaşamaya başladığında aslında iş hayatıyla beraber eğitim hayatını birlikte yaşadılar. Dolayısıyla hala çok erken girdiler. Bu hayata erken giriş aynı zamanda onların özgüvenini arttırdı, yani ilişki kurma becerisini arttırdı, almak-vermek, bir şeyi söylemek, bir şeyi ulaştırmak, bir şeyi istem anlamındaki güçlülüğü arttırdı. Bu güçlülük aslında, belli okumalarla, eğitimle birleştiğinde enerji olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla o zaman dilimiyle beraber bizim gençliğimizle birlikte başladık. Ve seksenli yıllarda üniversitede başlayan bu okumalarımızla birlikte aslında bir hayat algısı, bakış açısı gelişti. Bu bakış açısı sonuç itibariyle bir adanmışlığı, dertli olmayı, iyi olanı insanın önce kendi hayatında tutmasını ve bu iyi olanı bir başkalarına taşıması sonucunu sağladı...

Hüseyin Akkuş

2010 yılında İLKE Vakfı'nı kurarken aynı toplantıda gönül kuşağının artık misyonunu tamamladığını, dolayısıyla bu kuruluşun faaliyetlerine son vermek gerektiğine karar verdik. Bu tabii çok ibret dolu bir şeydir. Yani Türkiye’de pek çok yapı bize benzer. Yardım kuruluşu kurarken biz çok iyi işleyen, çok parlak görülen bir yardım kuruluşumuzu kapattık. Dışardan bakıldığında bu anlaşılmayan bir şey. Fakat aslında çok önemli bir karar. İLKE’yi İLKE yapan belki de bu dinamizmdir. İLKE’yi insanlığın karşı karşıya kaldığı problemlere, sorunlara bizim kendimizi üzerine inşa ettiğimiz temel değerler, temel prensiplerden hareketle çözümler üreten, yürünecek yollar tanımlayan ve de insanları bir arada farklılıklarıyla çeşitlilikleriyle bulunmalarını sağlayan, fikirler-modeller üreten bir merkez olarak düşünüyoruz. Bütün kuruluşlarımız ve İLKE bünyesinde yer alan merkezlerimiz ve aynı zamanda vakfın ana çalışma alanı bizi buna sevk ediyor...

Lütfi Sunar

Birçok iyi işler olduğunu düşündüğümüz işleri de Allah bir şekilde lütfetmiş. Bizi vesile kılmış. İçinde olduk. Yani ben kendi kendime şunun için ne kadar şükretsem azdır diyorum. Yani biz acaba ne iyilik yaptık ki, Allahu Teala bizi böyle bir işe vesile olarak, bizim böyle işlerin içinde olmamıza bir şekilde imkân vermiş. Yoksa biz Anadolu’dan gelen gariban bir Erzincanlı ailenin çocuklarıyız. Hepimiz aşağı yukarı böyle insanlarız. Yani öyle çok büyük imkanlarımız veya çok üst seviye zekaya sahip insanları, bir şeyleri keşfettik falan böyle değil. Dolayısıyla hani bu çok büyük bir şey. O yüzden ben yüz sene sonra da ilkeli, temiz, fikirleri farklı olabilir ama Müslüman kalmayı başarmış bir insan kitlesi tarafından yönetilen, hizmet üreten bir İLKE’yi hayal ediyorum. Gerçekten böyle bir şeyin ilklerinden olmak benim için çok büyük bir mutluluk....

Davut Şanver