İnsanlar İstanbul’da yaşamaya başladığında aslında iş hayatıyla beraber eğitim hayatını birlikte yaşadılar. Dolayısıyla hala çok erken girdiler. Bu hayata erken giriş aynı zamanda onların özgüvenini arttırdı, yani ilişki kurma becerisini arttırdı, almak-vermek, bir şeyi söylemek, bir şeyi ulaştırmak, bir şeyi istem anlamındaki güçlülüğü arttırdı. Bu güçlülük aslında, belli okumalarla, eğitimle birleştiğinde enerji olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla o zaman dilimiyle beraber bizim gençliğimizle birlikte başladık. Ve seksenli yıllarda üniversitede başlayan bu okumalarımızla birlikte aslında bir hayat algısı, bakış açısı gelişti. Bu bakış açısı sonuç itibariyle bir adanmışlığı, dertli olmayı, iyi olanı insanın önce kendi hayatında tutmasını ve bu iyi olanı bir başkalarına taşıması sonucunu sağladı...
Hüseyin Akkuş